hamburger-menu-img
Geri Basın Bültenleri

Binlerce Yıllık Geçmişe Sahip Metropolis Antik Kenti’nde Üçüncü Roma Hamamı Gün Işığına Çıktı

22.12.2014

image
- Sabancı Vakfı’nın Desteğiyle Sürdürülen Kazı Çalışmaları, Romalıların Toplumsal Hayatına İlişkin İpuçları Veriyor - Son Dönemin Gözdesi Spa Merkezlerinin Köklerini Barındıran Bu Hamamlar, Romalılar İçin Sosyalleşme ve Cazibe Merkezi

Sabancı Vakfı'nın destek verdiği Metropolis Antik Kenti kazı çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı izinleri ve Celal Bayar Üniversitesi işbirliğinde 24 yıldır elde edilen bulgularla tarihin izini sürmeye devam ediyor. Çalışmalara ayrıca MESEDER (Metropolis Sevenler Derneği) ve Torbalı Belediyesi ile yurt içi ve yurt dışından farklı üniversitelerin de katkısı bulunuyor. İzmir’in Torbalı ilçesi yakınlarında bulunan Metropolis’te devam eden kazı çalışmaları sonucu, Anadolu’nun en erken SPA merkezlerinden biri olarak nitelendirilebilecek Roma Hamamı gün ışığına çıktı.

Çalışmaların sonuçlarını değerlendiren kazı Başkanı Manisa Celal Bayar Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serdar Aybek, Metropolis halkı için hamamın, yöneticilerin onlara sunduğu en önemli toplumsal aktivitelerden biri olduğunu belirterek “Roma Dönemi'nde hamam ve spor alanından oluşan bu yapı kentin en canlı noktası. Şüphesiz Metropolisliler için bir cazibe merkeziydi” dedi.

Sabancı Vakfı Genel Müdürü Zerrin Koyunsağan konuyla ilgili yaptığı açıklamada Metropolis’te saklı tarihin dünya kültür mirasına katılmasına destek sunmanın heyecanını yaşadıklarını söyleyerek “Geçtiğimiz yıl zemininde keşfedilen ayak izleri ve 70 metre uzunluğundaki koridorlarla herkesi şaşırtan hamam yapısı bu yıl büyük ölçüde açığa çıktı. Anadolu topraklarında yaşayan nesiller boyunca bozulmadan günümüze ulaşmasıyla heyecan veren Metropolis’in taşıdığı sırların aydınlanmasını merakla takip ediyoruz” dedi.

Renkli mermer kaplamalar ve mozaikler bölgedeki nadir örneklerden

Roma Hamamı ve Palaestra olarak tanımlanan büyük yapı kompleksinde sürdürülen 2014 yılında sürdürülen çalışmalarla hamam yapısının en görkemli iki salonu ortaya çıkarıldı. İlk salon, Roma hamamlarının en temel bölümlerinden biri olan “frigidarium” oldu. Soğuk su banyosunun yapıldığı bölüm olan ve “soğukluk” da denilen frigidarium, ince ayrıntılarla bezenmiş tasarımı ve mimari açıdan kaliteli işçiliğiyle göze çarpıyor. Frigidarium’un havuzunu dolduran su sistemi için tasarlanan üç kubbedeki sarı, kırmızı, beyaz ve mavi renkli mermerlerden yapılmış mozaikler ve kaplamalar bölgedeki nadir örnekler arasında yerlerini aldı. Frigidarium bölümünün yanındaki diğer salon ise yan yana dizilmiş beş odası ve mozaikli zemini ile hamam yapısının ana mekânlarından biri olarak dikkat çekiyor.

Arkeologlar, mozaikli odalardan birinde bulunan çok sayıda pişmiş toprak ve cam günlük kullanım eşyasına dayanarak, buranın davet ve yemek ziyafetleri için kullanılmış bir salon olabileceğini düşünüyor.

Yemek davetleri, felsefi ve politik sohbetler bu mekânda yapıldı

Kazı Başkanı Celal Bayar Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serdar Aybek, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, günümüzün popüler mekanları arasında olan SPA merkezlerinin her yaş gurubundan insan için bir rahatlama imkanı sunduğunu belirterek bu kültürün Romalılardaki hamam ve yıkanma geleneği ile benzerlik içinde olduğunu ifade etti. Aybek, SPA açılımının ‘Latince ‘Sanitas Per Aquam’ (SPA) suyla gelen sağlık anlamına geldiğine değinerek, “Birçok uzman tarafından tanımlandığı gibi Roma dünyasının hamamlara yüklediği sosyal anlam, spor ve temizlenme eşliğinde gerçekleştirilen sohbetlerle anlam kazanan keyifli bir keşif yolculuğudur” dedi.

Metropolis halkı için hamamın, yöneticilerin onlara sunduğu en önemli toplumsal aktivite imkanlarından biri olduğunu ve sosyal yaşamda önemli bir yer tuttuğunu belirten Aybek sözlerini şöyle sürdürdü:

Hamamlar, komşu dedikodularından, politik ve felsefi sohbetlere, hatta kente dair alınan önemli kararlara varıncaya değin her türlü sohbetin yapıldığı, yemek davetlerinin verildiği, tüm işlevlerinin yanında, belki de bir tür terapi merkezi gibi yorumlanabilecek mimari bir kurgudur. Geniş bir sosyalleşme ağı sunan ve Roma döneminin belki de en önemli simgesi haline gelen bu yapılar topluluğuna, şüphesiz Metropolisliler için de vazgeçilemeyecek değerde bir anlam yüklenmişti.”

Metropolis Hakkında

1990’dan bu yana sürdürülen kazılarla gün ışığına çıkarılmaya çalışılan Metropolis Antik Kenti, İzmir'in Torbalı ilçesine bağlı Yeniköy ve Özbey mahalleleri arasında yer alıyor. Metropolis’in tarihi, kentin yakınlarındaki Geç Neolitik Çağ'daki ilk yerleşim izlerinden Klasik Çağ'a, Helenistik Çağ'dan Roma ve Bizans dönemlerine, Beylikler ve Osmanlı tarihine kadar uzanıyor.

Bugüne kadar yapılan kazılar sonunda Helenistik Dönem'e ait Antik Tiyatro, Bouleuterion (Meclis Binası), Stoa (Sütunlu Galeri) ile Roma İmparatorluğu Dönemi'nde inşa edilen iki hamam yapısı, hamam ve palaestra (Spor Alanı) kompleksi, Mozaikli Salon, Peristyl Ev, Dükkanlar, Genel Tuvalet, Sokaklar gibi antik kent dokusunu oluşturan yapılar ve mekanlar bulundu. Ayrıca bu mekanların kazı çalışmaları sırasında seramik, sikke, cam, mimari parçalar, figürler, heykeller, kemik ve fildişi eserler, pithos (depolama küpü) ve birçok Helenistik Dönem seramikleri ile maden eserlerden oluşan 11 binin üzerinde tarihi eser gün yüzüne çıkartıldı. Kazılarda elde edilen eserler, bugün İzmir Arkeoloji, İzmir Tarih ve Sanat ile Selçuk Efes müzelerinde sergileniyor.

Diğer Basın Bültenleri

logo