hamburger-menu-img
Geri Basın Bültenleri

Hayırseverliğin 40 Yılına Sabancı Vakfı Damgası

12.03.2014

image
- Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı: “’Biz’ duygusunu unutmadan bu seçim dönemini aşmalıyız. Bu ülkenin hepimizin olduğu gerçeğini unutmamalıyız” - Güler Sabancı: “Ülkemizin geleceğine olan güvenimizi yitirmemeliyiz. Bunu başarmak için elele vermeliyiz. ‘biz’ duygusuna sahip çıkmalıyız.” - Sabancı: “Her zaman Türkiye’nin bütününe, her bölgesinde hiç ayrım gözetmeden, ‘parolamız: İnsanlığa hizmet’ diyerek ihtiyaçlara cevap vermeye çalıştık.” - Sabancı: “Toplumsal kalkınma ve gelişme; ancak kamu, özel sektör ve sivil toplumun, birlikte ve etkin çalışmasıyla gerçekleşir. Buna dünyada başarı üçgeni diyorlar.”

- Sabancı: “Sabancı Vakfı’nı, uluslararası vakıfçılık standartlarını uygulayan, öncü ve örnek bir vakıf olarak konumlandırmayı başardık.”

- Sabancı: “Üzerine eğildiğimiz her konuda çözüm arayan, sorunların çözümü için ‘konuşan’ ve ‘konuşturan’ olduk. Son yıllarda pek çok vakfın ve özel şirketin kadınlar, engelliler ve gençlere odaklanmasına örnek olduysak, teşvik edici olduysak ne mutlu bize.”

- Sabancı: “Biz Sabancı Topluluğu olarak, ülkemizin potansiyeline güveniyoruz. Ülkemizin her şeyin en iyisine layık olduğuna inanarak çalışmaya devam edeceğiz.”

- Sabancı: “Bizim serbest piyasa anlayışımıza göre; günümüzde ekonomik gelişmenin lokomotif gücü nasıl özel sektörse, sosyal gelişmenin çekici gücü de sivil toplum kuruluşlarıdır! Ancak her iki alanda da hızlı, dengeli ve sağlıklı gelişme, ancak demokrasinin iyi işlemesiyle, ileri toplumlarda geçerli olan hukukun üstünlüğünün, özgürlüklerin, eşitliğin ve çoğulculuğun gözetilmesiyle mümkün olabilir.”

Türkiye’de hayırseverlik geleneğinin yenilikçi aktörü olarak öncü bir rol üstlenen Sabancı Vakfı, filantropi sektöründeki 40’ıncı yılını kutluyor. Sabancı Center’da düzenlenen basın toplantısında Vakfın 40 yıllık geçmişi, hayırseverlik anlayışı ve gelecek hedefleri aktarıldı.

Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Sabancı Vakfı’nın 40’ıncı yıl basın toplantısında yaptığı konuşmada, Sabancı Topluluğu’nun ve Sabancı Vakfı’nın Türkiye’nin en iyisine layık olduğu inancıyla çalıştıklarını kaydederek şunları söyledi: “Genç nüfusumuz ve bunun gerektirdiği sosyal ihtiyaçlarımız, istihdam ihtiyaçlarımız, Türkiye’nin hızla büyümesini zorunlu kılıyor. ‘Geleceğe güven olmadan’, olağanüstü potansiyelimize rağmen bu büyümeyi gerçekleştiremeyiz. Ülkemizin geleceğine olan güvenimizi yitirmemeliyiz. Bunu başarmak için elele vermeliyiz. ‘Biz’ duygusuna sahip çıkmalıyız. Bu ülke hepimizin! Biz Sabancı Topluluğu olarak, ülkemizin potansiyeline güveniyoruz. Ülkemizin gelişmesinde, kalkınmasında hepimizin sorumluluğu olduğuna ve her şeyi devletten beklemeden, özel sektöre de çok önemli roller düştüğüne her zaman inanarak çalıştık, çalışıyoruz. İşte bu inançla, geçmişte olduğu gibi bugün de Vakıf çalışmalarımızla toplumsal gelişmede ciddi, ölçülebilir farklar yaratmaya çalışıyoruz. Ülkemizin her şeyin en iyisine layık olduğuna inanarak çalışmaya devam edeceğiz.”

“Geçmişteki hayırseverlik tecrübemizin üzerine stratejik hayırseverliği inşa ettik”

Sabancı Ailesinin hayırseverlik geleneğinin Sabancı Vakfı’nın kuruluşundan önceye dayandığını aktaran Güler Sabancı, Sabancı ailesinin 1940’larda başlayan köylerin yol ve su ihtiyaçlarını karşılama, zekat dağıtma ve okul yaptırma gibi hayırseverlik girişimlerinin 1974 yılında Sabancı Vakfı’nın kurulmasıyla kurumsallaştığını belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Her zaman Türkiye’nin bütününe, her bölgesinde hiç ayrım gözetmeden, ‘parolamız: insanlığa hizmet’ diyerek ihtiyaçlara cevap vermeye çalıştık. Kız çocukları ve engellilere ise hep bir hassasiyetimiz oldu. Eğitim kurumlarının, kız öğrenci yurtlarının ve engelliler için tesislerin yapımına öncelik verildi. Türkiye’nin birçok yerinde, okulların yanında Sosyal Tesisler, Kültür ve Sanat merkezleri, Tiyatro Salonları yapıldı.”

“Sosyal yatırımlarımızla 1,5 milyar doların üzerinde kalıcı değer yarattık”

2000’li yılların başında Sabancı Vakfı’nın toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden yapılandırıldığını vurgulayan Güler Sabancı, “Türkiye ve dünyadaki sosyal değişim ve gelişmeler paralelinde biz de yenilendik. Etkileri ölçülebilir sosyal yatırımlara yöneldik. Geçmişteki hayırseverlik tecrübemizin üzerine, stratejik hayırseverliği inşa ettik. İşte bu da yeni bir dönemi ifade ediyor. Bu dönemin en önemli özelliği ise ‘işbirlikleri’dir. Her şeyi yalnız yapamayız. Toplumsal kalkınma ve gelişme; ancak kamu, özel sektör ve sivil toplumun, birlikte ve etkin çalışmasıyla gerçekleşir. Buna dünyada başarı üçgeni diyorlar. Biz de bu modeli benimsiyoruz” dedi.

Yeni dönemde kadınların, gençlerin ve engellilerin sorunlarına etkili ve uzun soluklu çözümler üretmeye odaklandıklarını belirten Güler Sabancı, “Toplumsal ihtiyaçlara çözüm getirebilmek için, ülkemizin gençleri, kadınları, kız çocukları ve engellilerine eşit haklar tanıyacak şekilde kalkınmaya katkıda bulunmak için çalıştık. Sabancı Vakfı’nı, uluslararası vakıfçılık standartlarını uygulayan, öncü ve örnek bir vakıf olarak konumlandırmayı başardık. 40 yılda yaptığımız sosyal yatırımlarımızla, 1,5 milyar doların üzerinde kalıcı değer yarattık. Üzerine eğildiğimiz her konuda çözüm arayan, sorunların çözümü için ‘konuşan’ ve ‘konuşturan’ olduk. Son yıllarda pek çok vakfın ve özel şirketin kadınlar, engelliler ve gençlere odaklanmasına örnek olduysak, teşvik edici olduysak ne mutlu bize” dedi.

Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarının projelerine hibe uygulamasını ilk başlatan vakfın Sabancı Vakfı olduğunu söyleyen Güler Sabancı konuşmasını şöyle sürdürdü: “Sivil toplum kuruluşlarının sayılarının da, proje yapma kapasitelerinin de artmasında önemli katkılarımız var. Bizim serbest piyasa anlayışımıza göre; günümüzde ekonomik gelişmenin lokomotif gücü nasıl özel sektörse, sosyal gelişmenin çekici gücü de sivil toplum kuruluşlarıdır. Her iki alanda da hızlı, dengeli ve sağlıklı gelişme, ancak demokrasinin iyi işlemesiyle, ileri toplumlarda geçerli olan hukukun üstünlüğünün, özgürlüklerin ve eşitliğin gözetilmesiyle mümkün olabilir.”

“Seçimlerin demokratik niteliğine gölge düşürmeden yapılmasını önemsemeliyiz”

Konuşmasında 30 Mart’ta gerçekleşecek olan yerel seçim sürecine de değinen Güler Sabancı şunları söyledi: “Önümüzdeki günlerde demokrasinin en önemli görevlerinden birisini yerine getireceğiz, yerel yöneticilerimizi seçeceğiz. ‘Biz’ duygusunu unutmadan bu seçim dönemini aşmalıyız. Birlikte yaşadığımızı, birbirimize ihtiyacımız olduğunu, bu ülkenin hepimizin olduğu gerçeğini unutmamalıyız. Seçimlerin demokratik niteliğine gölge düşmeden yapılmasını; siyasi hayatımız kadar, ekonomik ve toplumsal hayatımız için de önemsemeliyiz.”

“Toplumsal sorunların çözümünde aktif rol alıyoruz, kalıcı etkilere odaklandık”

Sabancı Vakfı Genel Müdürü Zerrin Koyunsağan da, Sabancı Vakfı’nın faaliyetleriyle ilgili bilgi verdi. Sabancı Vakfı’nın küresel alanda da güçlenen filantropi (*) sektörünün öncü vakıflarından biri olduğunu vurgulayan Koyunsağan, “Türkiye’de hayırseverliğe yeni bir yaklaşım getirdik. Toplumsal gelişmeyi odak noktamıza koyarak Türkiye’nin dört bir yanında milyonlarca insana dokunduk.” dedi.

Stratejik hayırseverlik yaklaşımıyla sorunların çözümünde aktif rol aldıklarını ve kalıcı etkilerine odaklandıklarını belirten Koyunsağan “Kadınlar, gençler ve engellilere fırsat eşitliği için çalışmaya başladık. Bir ilki gerçekleştirerek dünyada uygulanan hibe programlarını ülkemize getirdik. Etkisi yüksek projelere verdiğimiz hibe desteğiyle sivil toplumun kalkınmasında rol oynuyoruz. Hangi sorunu nasıl çözebileceğimizi araştırıyor, yeni yöntemler geliştiriyoruz. Toplumsal Gelişme Hibe Programı ve Birleşmiş Milletler Kadınların İnsan Haklarının Geliştirilmesi Ortak Programı ile bugüne kadar 80 projeye hibe desteği verdik” dedi. Kalıcı etkiler kadar kalıcı yatırımların da önemli olduğunda değinen Koyunsağan, “Sabancı Üniversitesi, Sabancı Vakfı’nın en büyük yatırımıdır.” dedi.

Zerrin Koyunsağan geçmişin deneyimlerinden yararlanarak bugünün yaklaşımıyla ”daha iyi yarınlar için” çalıştıklarını ifade ederek “Önümüzdeki dönem için de vakıflara örnek olacak çalışmalar yapma hedefimiz var. Filantropi konusunda yeni yöntemler geliştirmeyi, toplumsal gelişmedeki iyi örneklerle sivil toplum sektörüne katkımızı sürdüreceğiz. Türkiye’de ve dünyada toplumsal gelişmenin baş aktörlerinden biri olarak daha adil ve eşitlikçi bir toplum hayaliyle çalışmaya devam edeceğiz.” dedi.

Rakamlarla Sabancı Vakfı

•Türkiye’nin dört bir yanına yayılmış 120’den fazla kalıcı eser

•Gençlerin eğitimine destek olmak amacıyla 40 binin üzerinde burs

•Eğitim, sanat ve spor alanlarındaki başarılara 1000’i aşkın ödül

•Toplumsal Gelişme Hibe Programı (TGHP) ile 37 projeye hibe desteği

•TGHP ve BMOP hibe programlarıyla 370 binden fazla insana erişim

•TGHP kapsamında toplam 8,5 milyon TL hibe

•BMOP kapsamında kadın ve kız çocuklarının insan haklarının geliştirilmesi için 3,3 milyon dolarlık destek

•Toplumsal gelişmeye katkıda bulunan kişilerin hikayelerinin anlatıldığı Fark Yaratanlar programıyla, 100’ü aşkın kişi ve kuruluşa destek, 2,5 milyondan fazla video izlenme rakamı

•Sivil toplumdaki iyi örneklerin paylaşıldığı Filantropi Seminerlerinde 7 yılda 14 uluslararası konuşmacı

•Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali ile her yıl 80 bini aşkın sanatsevere erişim

•Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası ile yüzlerce genç müzisyene destek

•Mehtap Ar Çocuk Tiyatrosu ile 1 milyona yakın çocuğa erişim

(*) Filantropi: Uluslararası sivil toplum sektöründe yerleşik olarak kullanılan “filantropi” kelimesi Yunanca’dan geliyor ve sözlük anlamı “insan sevgisi”… Kaynaklar, Filantropi kelimesini, “insan yaşamını iyileştirmek için yapılan çalışmalar” olarak tanımlıyor. Bu çalışmaların belli bir sistematik ve strateji çerçevesinde yapılması gerekiyor. Filantropi kavramı, Türkçe’de “stratejik hayırseverlik” olarak tanımlanıyor. Filantropi ya da stratejik hayırseverlik sadece vermek değil, toplumsal gelişme için etkili bağış yapmayı ve yapılan işlerin etkisini ölçmeyi de kapsıyor.

Diğer Basın Bültenleri

logo