03.12.2016
Sabancı Vakfı Genel Müdürü Zerrin Koyunsağan, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü için verdiği mesajda; engelli bireylerin hayata eşit katılımının sağlanmasının toplumun tüm kesimleri tarafından sahiplenilmesi gereken bir sorumluluk olduğuna dikkat çekti.
Koyunsağan “Engellilik, bedensel ya da zihinsel farklılıklardan değil, çevresel koşulların eşit katılımı sağlayacak şekilde düzenlenmemesinden kaynaklanıyor. Bu nedenle özellikle altını çizmek istiyorum ki, gerçek anlamda eşitlik için sokağa çıkmanın, yani hayata katılmanın önündeki engelleri kaldırmalıyız.” dedi.
Sabancı Vakfı’nın Engelliler Günü için sosyal medyada “#beniengelleme” hashtagi ile düzenlediği farkındalık yaratma kampanyasının da hayata katılmanın önündeki her türlü engeli ortadan kaldırma fikri üzerine kurulduğunu belirten Koyunsağan “Çevresel koşullar, engelli bireyler için sadece fiziki bir bariyer oluşturmuyor, temel haklarından eşit şekilde yararlanmalarını da imkansızlaştırıyor. Merdiven kullanamadığı için seçim sandığına ulaşamayan ortopedik engelli bireyin oy kullanma hakkından, otobüse binemeyen bireyin seyahat özgürlüğünden bahsetmek maalesef mümkün değil. Aynı şekilde kabartmalı sarı şeritlere araç park edildiği için sokakta yürüyemeyen görme engellinin, işitme engeli sebebiyle hastalığını anlatamadığı için sağlık hizmetinden faydalanamayan işitme engellinin de temel haklarına erişemediği çok açık. Tam da bu nedenle sokağa çıkmanın önünde duran fiziksel koşullar aslında haklardan eşit yararlanmanın önündeki engellerdir. Herkesin haklarına eşit erişimi olsun istiyorsak engelleyen değil, özgürleştiren şehirlere ihtiyacımız var.” dedi.
“Eşitlik toplumun tüm kesimlerinin üzerine düşeni yapmasıyla mümkün olabilir”
Çevresel koşulların uygun hale getirilmesinin yanı sıra toplumun engelli hakları konusunda bilinçlenmesinin de önem taşıdığını vurgulayan Koyunsağan, “Tüm çevresel koşullar engelli bireylerin hayata eşit katılımını, haklarından eşit koşullarda yararlanmalarını sağlayacak şekilde düzenlenirken bu konuyla ilgili toplumsal bilinci de uyandırmalıyız. Örneğin, rampa ve asansörlerin önemli bir kolaylaştırıcı olduğunu biliyoruz ve her noktaya yapılması gerektiğine inanıyoruz. Fakat bu araçların sayısının artması yeterli değil, hala onların işlevleri hakkında bilinçlenmeye ve daha duyarlı davranmaya ihtiyaç var. Eğitimden sağlığa, ulaşımdan çalışma hayatına birçok alanda engelli bireylerin kullanımına uygun materyallerin bulunması ve bu materyallere erişimlerinin kolaylaştırılması sorumluluklarımız arasında ilk sıralarda yer alıyor. Engelli bireylerin eşitliği ancak toplumun tüm kesimlerinin üzerine düşeni yapmasıyla mümkün olabilir.” dedi.
Arama